Dinlemeyi reddettiğin Ben yüzleşmek zorunda kaldığın yüzüm Yüzüne yansımış Ben geriye kalanım, doğru olanım Ben düşmanınım Ben seni dizlerinin üzerine çökerticek elim
Peki ya sen kimsin?
Ya diğerleri gibi olmadığımı söylersem? Senin oyuncaklarından biri olmadığımı söylersem? Numara yapan sensin Ya asla pes etmeyeceğimi söylersem?
"Orada yukarda, kuzey batıda Rhein nehri akıyor ve efsane der ki Loreley (ölüm perisi) orada oturup ölüm getiren şarkılarını söylemiştir. Ama bugün orada çok daha ölümcül bir müzik olacak." WE'RE GONNA ROCK AROUND THE CLOCK TONIGHT!
Beyaz adamın ülkesinde ben, aşağılıklardan daha aşağıyım; beyaz olmadığım için düşüğüm ve erkek olmadığım için tekrar düşüğüm. Ben dışlanmışlığın ve küçümsenmişliğin bedene bürünmüş haliyim -kadın olanım, renkli olanım, kabilesi olanım, toprakla bir olanım- beyazların teknoloji dünyasında yeri olmayan her şeyin bedenleşmiş haliyim. Ben, havayı kirleten fabrikanın kurulması için yer açılsın diye kesilen ağacım. Ben, atıklarla dolu nehirim. Ben, ruhu küçümseyen bedenim. Ben aşağılıklardan daha aşağıyım, ayaklarının altındaki pisliğim. Ama yine de John Dillinger beni karısı olarak aldı. Derinliklerime indi. Onun geliniydim; ama beyaz adamların kiliselerinde ve devletlerinde olduğu gib değil, dürüstlükle evliydik. Ağacın toprakla, dağın gökle, güneşin ayla evli olması gibi. Başımı göğsüne yaslar, saçlarıyla oynardım ve ona 'Johnnie' derdim. O bir erkekten fazlasıydı. Delirmişti, ama kabilesini bırakıp itilip kakılmak üzere düşmanıyla yaşamaya giden bir adamın delirmesi gibi değil. Asla kanca yaşamayı öğrenmemiş olan beyaz adamın delirdiği gibi deli değildi. Bir Tanrı'nın delirebileceği gibi deliydi. Ve şimdi bana onun öldüğünü söylüyorlar. "Ee?" diyor görevli, "bir şey söylemeyecek misiniz? Siz kızılderililer insan mısınız ki?". Gözlerinde kötü bir bakış var, çıngıraklı bir yılanın bakışları. Ağladığımı görmek istiyor. Orada durmuş, parmaklıkların arasından bana bakıp bekliyor. "Hiç mi duyguların yok? Bir hayvandan farkın var mı gerçekten?" Bir şey söylemiyorum. İfademi değiştirmiyorum. Bir beyaz asla bir Menominee'nin gözyaşlarını görmeyecek. Bakışlarımı görevliden koparıp yıldızlara dönüyorum, bugün çok daha uzak görünüyorlar. Uzak ve boş. Derinliklerimde büyük bir boşluk hissediyorum şimdi. Bir ağacı topraktan kopardığınızda, toprak da böyle hissediyor olmalı. Toprak da benim gibi sessizce haykırıyor.
Illuminatus! Eye Of The Pyramid Robert Shea & Robert A. Wilson
Eyalet Senatörü Ernie Chambers, Douglas bölge Mahkemesi'nde Tanrı'dan 'korku ve terör yaydığı' gerekçesiyle davacı oldu. Chambers, açtığı davada, “davalıdan, zararlı faaliyetler ve terör tehditlerine bir son vermesinin istenmesini” talep etti. Halkın oylarıyla seçildiğini hatırlatan Chambers, davalının, doğrudan veya dolaylı olarak, seller, depremler, kasırgalar, hortumlar ve salgın hastalıklara yol açtığını kaydetti ve davalının heryerde ve Douglas Bölgesi'nde de var olduğunu belirtti.
"Anarres'te hiçbir şey güzel değildir, yalnız yüzler güzeldir. Diğer yüzler, erkek ve kadın yüzleri. Bizim onlardan başka bir şeyimiz yok, birbirimizden başka bir şeyimiz yok. Burada siz mücevherleri görüyorsunuz, orada gözleri görürsünüz. Gözlerde de görkemi, insan ruhunun görkemini görürsünüz. Çünkü bizim erkeklerimiz ve kadınlarımız özgürdür, hiçbir şeye sahip olmadıkları için özgürdürler. Siz sahipler ise sahiplisiniz. Hepiniz hapistesiniz. Herkes yalnız, tek başına, sahip olduğu yığınla birlikte. Hapiste yaşıyor, hapiste ölüyorsunuz. Gözlerinizde görebildiğim yalnızca bu -duvar, duvar!"
"Bir mezartaşının üzerinde oturup, hayata bakıp 'Ne güzel!' demeye yokum!"
Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendiniz vermeniz gerekir. Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır, ya da hiçbir yerde değildir. Askerler geldiklerinde, ölü ve ölmekte olan erkek ve kadınların arasından, düzgün siyah giysileri içinde merdivenlerden çıktıklarında, büyük fuayenin yüksek, gri, parlak duvarının üstünde, bir adam boyu yükseklikte, geniş kan lekeleriyle yazılmış bir sözcük buldular: KAHROLSUN.
Die Ärzte, (die beste Band der Welt) Kasım ayında ne hakkında olduğu henüz belirsiz konsept albümünü çıkarıcak. Grup hakkında bilgisiz olanlar için kısa bi açıklama gerekli olabilir: Die Ärzte satanizmin yeni bi kolu olan Alman bir müzik grubudur. Hayranlarının (yani tarikat üyelerinin) gruba bağlılıklarını kanıtlamaları için ruhlarını Bela B.'ye, beyinlerini Farin Urlaub'a ve vücutlarını da Rodrigo Gonzalez'e satmaları gerekmektedir. Dinin esasları kısaca şöyle sıralanabilir: +Her kadın (= yetişkin erkeğin zıddı, yetişkin dişi olan insan) konserlere en az bir adet sütyen getirip bunu törensel bi şekilde gruba kurban etmelidir. +Her gün kahvaltıdan önce bir şişe Underberg veya kişinin antialkolik olması durumu halinde bir bardak süt tüketilmelidir. +İstek parça olarak asla -ama ASLA- Paul der Bademeister adlı şarkı istenmemelidir. +Die Prinzen adlı Alman pop grubunu açıkça sevmek, sevdiğini çaktırmak, şarkılarına orjinal sözleriyle eşlik etmek, o gruba para kazandıracak herhangi bir eylemde bulunmak büyük günahtır.
Albüm konusuna geri dönmek gerekirse ilk single olan Junge (oğlan/oğlum) şarkısının kendisi, sözleri ve sözlerinin çevirisi aşağıda verilmiştir:
Oğlum Neden hiç ders çalışmadın? Dieter'a baksana! Onun bi arabası bile var Neden Werner Amca'nın atölyesine gitmiyosun? O sana kesin iş verir Eğer ondan istersen
Oğlum Şu kılık kıyafetine bi bak! Pantolonunda delikler Ve sürekli bu gürültü! (Komşular ne diyecek?) Ve sonra bi de saçların Ne söyleyeceğimi bilmiyorum Onları boyamak zorunda mısın? (Komşular ne diyecek?) Asla eve gelmiyosun Seninle napıcamızı bilmiyoruz
Oğlum Annenin kalbini kırma Henüz çok geç diil Hala üniversiteye yazılabilirsin Eskiden hayvanları ne kadar severdin Bu tam sana göre olmaz mıydı Kendine ait bi muayenehane?
Oğlum Şu kılık kıyafetine bi bak! Burnunda delikler Ve sürekli şu gürültü! (Komşular ne diyecek?) Elektronik gitarlar ve aptal aptal sözler Bunu kim dinlemek ister ki? (Komşular ne diyecek?) Asla eve gelmiyosun Bu kadar kötü ilişkiler Sana beş kuruş para bırakmicaz! (Maliye Bakanlığı ne diyecek?) Bunun sonu nereye varıcak? Senin için endişelendiğimizi anlasana
Ve o kadar tatlı bi çocuktun ki... O kadar tatlıydın ki...
Ve şu arkadaşların yok mu! Hepsi uyuşturucu kullanıyo! Ve sürekli bu gürültü (Komşular ne diyecek?) Geleceğini düşün Aileni düşün Ölmemizi mi istiyosun??
Yarı suyun altında Yarı annemin kızıyım Tartışmaya açık bir parça Koleksiyonun tamamı İstedikleri yarı fiyatına Hastalıklı şöhrete sahip evin yarı yolundayım
Yarı kazara Yarı acıklı enstrümantal Düşünecek çok şeyim var Şaka mı yaptıklarını sanıyosunuz? Gidip onu kışkırtmalısınız Sanırım öğrenmenin tam zamanı
Yarı biyoloji, yarı ters gitmiş plastik cerrahi Burada fazla kalırsan komik bi şeyler olduğunu fark ediceksin Uzun zaman önce kara bir deliğin içindeydim Engellemek için hapların olmadığı zamanlarda Yarı Jill'im Yarı Jack
İki yarım eşittir İki şeytanın arasına bi haç Gıpta edilecek bir parça değil Ama eğer dinlersen Yarımlar ve yarım olmayanlar Arasındaki farkı anlarsın
Ama onu içeri aldığımda ilmiklerimin Hastalandığını hissediyorum Onu içimden temizleyip atmak istiyorum Ama dedikleri gibi 'kan daha yoğundur'
Yüzümde annemi görüyorum Ama sadece yolculuk ettiğimde Koşabildiğim kadar hızlı koşuyorum Ama Jack tökezleyerek peşimden geliyor Ve eğer yeteri kadar cesur olursam Onu atmanın bir yolunu bulurum Ve o kadar uçuyorum ki Ne sen ne de tüm sevgin beni indirebilir 83üne geldiğinde bile sihirli kelimeleri bulamadı Bu gerçeği değiştirecek: Yarı Jill'im Yarı Jack
Eve giden yolu yarıladım Yarı umutluyum Bi çözüm yolunun bulunacağına dair Çünkü bu kalabalıkla başa çıkabilecek kadar güçlü değilim Beni yok edebilir Ama vücudumu kurban etmeye hazırım Eğer Jack parçamı içimden çıkarabilseydi!
**Bazı şeyleri açıklaması için: şarkıyı Amanda babası için yazdı
Little, Big
-
Web Goblin here.
Two years and five blog posts ago, we were introduced to the 25th
Anniversary edition of *Little, Big or, The Fairies' Parliament*, by J...
No Game No Life
-
*Saya: What should I write?*
*Shaq: Tell the world.. Tell the world that it's an amazing anime.*
**I think this post has some spoilers. Close your eyes whil...
long long time...
-
it has been a very long time since i made my last post.
working you see. it has been a year though.. kill me, i'm not a guy to blog
maybe...
fuck it.
yamyam(masal denemesi 1/1)
-
-iyi günler, bugün nasılsın?
-her zamanki gibi, yani orta şeker...
-bunun böyle olması gerekmez, biliyorsun?
-değişeceğim diye farklı biri olacak değilim!
-i...