Friday 28 September 2007

The Pretender

Ben kafanın içindeki sesim
Dinlemeyi reddettiğin
Ben yüzleşmek zorunda kaldığın yüzüm

Yüzüne yansımış

Ben geriye kalanım, doğru olanım

Ben düşmanınım

Ben seni dizlerinin üzerine çökerticek elim


Peki ya sen kimsin?

Ya diğerleri gibi olmadığımı söylersem?
Senin oyuncaklarından biri olmadığımı söylersem?
Numara yapan sensin
Ya asla pes etmeyeceğimi söylersem?

"Orada yukarda, kuzey batıda Rhein nehri akıyor ve efsane der ki Loreley (ölüm perisi) orada oturup ölüm getiren şarkılarını söylemiştir. Ama bugün orada çok daha ölümcül bir müzik olacak."
WE'RE GONNA ROCK AROUND THE CLOCK TONIGHT!

Wednesday 26 September 2007

Illuminatus memos

Beyaz adamın ülkesinde ben, aşağılıklardan daha aşağıyım; beyaz olmadığım için düşüğüm ve erkek olmadığım için tekrar düşüğüm. Ben dışlanmışlığın ve küçümsenmişliğin bedene bürünmüş haliyim -kadın olanım, renkli olanım, kabilesi olanım, toprakla bir olanım- beyazların teknoloji dünyasında yeri olmayan her şeyin bedenleşmiş haliyim. Ben, havayı kirleten fabrikanın kurulması için yer açılsın diye kesilen ağacım. Ben, atıklarla dolu nehirim. Ben, ruhu küçümseyen bedenim. Ben aşağılıklardan daha aşağıyım, ayaklarının altındaki pisliğim. Ama yine de John Dillinger beni karısı olarak aldı. Derinliklerime indi. Onun geliniydim; ama beyaz adamların kiliselerinde ve devletlerinde olduğu gib değil, dürüstlükle evliydik. Ağacın toprakla, dağın gökle, güneşin ayla evli olması gibi. Başımı göğsüne yaslar, saçlarıyla oynardım ve ona 'Johnnie' derdim. O bir erkekten fazlasıydı. Delirmişti, ama kabilesini bırakıp itilip kakılmak üzere düşmanıyla yaşamaya giden bir adamın delirmesi gibi değil. Asla kanca yaşamayı öğrenmemiş olan beyaz adamın delirdiği gibi deli değildi. Bir Tanrı'nın delirebileceği gibi deliydi. Ve şimdi bana onun öldüğünü söylüyorlar. "Ee?" diyor görevli, "bir şey söylemeyecek misiniz? Siz kızılderililer insan mısınız ki?". Gözlerinde kötü bir bakış var, çıngıraklı bir yılanın bakışları. Ağladığımı görmek istiyor. Orada durmuş, parmaklıkların arasından bana bakıp bekliyor. "Hiç mi duyguların yok? Bir hayvandan farkın var mı gerçekten?" Bir şey söylemiyorum. İfademi değiştirmiyorum. Bir beyaz asla bir Menominee'nin gözyaşlarını görmeyecek. Bakışlarımı görevliden koparıp yıldızlara dönüyorum, bugün çok daha uzak görünüyorlar. Uzak ve boş. Derinliklerimde büyük bir boşluk hissediyorum şimdi. Bir ağacı topraktan kopardığınızda, toprak da böyle hissediyor olmalı. Toprak da benim gibi sessizce haykırıyor.
Illuminatus!
Eye Of The Pyramid
Robert Shea & Robert A. Wilson

Friday 21 September 2007

Dada siegt!

Parade Amoureuse
Francis Picabia

Pink
Hannah Hoech

Mile of String
Marcel Duchamp

Adolf the Superman
John Heartfield (1891 - 1968)

Electricity
Man Ray

Kleine Dada Soirée
Kurt Schwitters, Theo van Doesburg

Tuesday 18 September 2007

Tanrı'ya dava açan adam

Eyalet Senatörü Ernie Chambers, Douglas bölge Mahkemesi'nde Tanrı'dan 'korku ve terör yaydığı' gerekçesiyle davacı oldu. Chambers, açtığı davada, “davalıdan, zararlı faaliyetler ve terör tehditlerine bir son vermesinin istenmesini” talep etti. Halkın oylarıyla seçildiğini hatırlatan Chambers, davalının, doğrudan veya dolaylı olarak, seller, depremler, kasırgalar, hortumlar ve salgın hastalıklara yol açtığını kaydetti ve davalının heryerde ve Douglas Bölgesi'nde de var olduğunu belirtti.

(kaynak: Hürriyet)

Saturday 15 September 2007

The Dispossessed

"Anarres'te hiçbir şey güzel değildir, yalnız yüzler güzeldir. Diğer yüzler, erkek ve kadın yüzleri. Bizim onlardan başka bir şeyimiz yok, birbirimizden başka bir şeyimiz yok. Burada siz mücevherleri görüyorsunuz, orada gözleri görürsünüz. Gözlerde de görkemi, insan ruhunun görkemini görürsünüz. Çünkü bizim erkeklerimiz ve kadınlarımız özgürdür, hiçbir şeye sahip olmadıkları için özgürdürler. Siz sahipler ise sahiplisiniz. Hepiniz hapistesiniz. Herkes yalnız, tek başına, sahip olduğu yığınla birlikte. Hapiste yaşıyor, hapiste ölüyorsunuz. Gözlerinizde görebildiğim yalnızca bu -duvar, duvar!"

"Bir mezartaşının üzerinde oturup, hayata bakıp 'Ne güzel!' demeye yokum!"

Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendiniz vermeniz gerekir.
Devrimi satın alamazsınız.
Devrimi yapamazsınız.
Devrim olabilirsiniz ancak.
Devrim ya ruhunuzdadır, ya da hiçbir yerde değildir.

Askerler geldiklerinde, ölü ve ölmekte olan erkek ve kadınların arasından, düzgün siyah giysileri içinde merdivenlerden çıktıklarında, büyük fuayenin yüksek, gri, parlak duvarının üstünde, bir adam boyu yükseklikte, geniş kan lekeleriyle yazılmış bir sözcük buldular: KAHROLSUN.

Wednesday 12 September 2007

Jazz isst besser

Die Ärzte, (die beste Band der Welt) Kasım ayında ne hakkında olduğu henüz belirsiz konsept albümünü çıkarıcak.
Grup hakkında bilgisiz olanlar için kısa bi açıklama gerekli olabilir: Die Ärzte satanizmin yeni bi kolu olan Alman bir müzik grubudur. Hayranlarının (yani tarikat üyelerinin) gruba bağlılıklarını kanıtlamaları için ruhlarını Bela B.'ye, beyinlerini Farin Urlaub'a ve vücutlarını da Rodrigo Gonzalez'e satmaları gerekmektedir. Dinin esasları kısaca şöyle sıralanabilir:
+Her kadın (= yetişkin erkeğin zıddı, yetişkin dişi olan insan) konserlere en az bir adet sütyen getirip bunu törensel bi şekilde gruba kurban etmelidir.
+Her gün kahvaltıdan önce bir şişe Underberg veya kişinin antialkolik olması durumu halinde bir bardak süt tüketilmelidir.
+İstek parça olarak asla -ama ASLA- Paul der Bademeister adlı şarkı istenmemelidir.
+Die Prinzen adlı Alman pop grubunu açıkça sevmek, sevdiğini çaktırmak, şarkılarına orjinal sözleriyle eşlik etmek, o gruba para kazandıracak herhangi bir eylemde bulunmak büyük günahtır.

Albüm konusuna geri dönmek gerekirse ilk single olan Junge (oğlan/oğlum) şarkısının kendisi, sözleri ve sözlerinin çevirisi aşağıda verilmiştir:



Oğlum
Neden hiç ders çalışmadın?
Dieter'a baksana!
Onun bi arabası bile var
Neden Werner Amca'nın atölyesine gitmiyosun?
O sana kesin iş verir
Eğer ondan istersen

Oğlum
Şu kılık kıyafetine bi bak!
Pantolonunda delikler
Ve sürekli bu gürültü!
(Komşular ne diyecek?)
Ve sonra bi de saçların
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum
Onları boyamak zorunda mısın?
(Komşular ne diyecek?)
Asla eve gelmiyosun
Seninle napıcamızı bilmiyoruz

Oğlum
Annenin kalbini kırma
Henüz çok geç diil
Hala üniversiteye yazılabilirsin
Eskiden hayvanları ne kadar severdin
Bu tam sana göre olmaz mıydı
Kendine ait bi muayenehane?

Oğlum
Şu kılık kıyafetine bi bak!
Burnunda delikler
Ve sürekli şu gürültü!
(Komşular ne diyecek?)
Elektronik gitarlar
ve aptal aptal sözler
Bunu kim dinlemek ister ki?
(Komşular ne diyecek?)
Asla eve gelmiyosun
Bu kadar kötü ilişkiler
Sana beş kuruş para bırakmicaz!
(Maliye Bakanlığı ne diyecek?)
Bunun sonu nereye varıcak?
Senin için endişelendiğimizi anlasana

Ve o kadar tatlı bi çocuktun ki...
O kadar tatlıydın ki...

Ve şu arkadaşların yok mu!
Hepsi uyuşturucu kullanıyo!
Ve sürekli bu gürültü
(Komşular ne diyecek?)
Geleceğini düşün
Aileni düşün
Ölmemizi mi istiyosun??




Wednesday 5 September 2007

Half Jack

Yarı suyun altında
Yarı annemin kızıyım

Tartışmaya açık bir parça

Koleksiyonun tamamı

İstedikleri yarı fiyatına
Hastalıklı şöhrete
sahip evin yarı yolundayım

Yarı kazara
Yarı acıklı enstrümantal

Düşünecek çok şeyim var
Şaka mı yaptıklarını sanıyosunuz?

Gidip onu kışkırtmalısınız

Sanırım öğrenmenin tam zamanı

Yarı biyoloji, yarı ters gitmiş plastik cerrahi

Burada fazla kalır
san komik bi şeyler olduğunu fark ediceksin
Uzun zaman önce kara bir deliğin içindeydim
Engellemek için hapların olmadığı zamanlarda
Yarı Jill'im
Yarı Jack


İki yarım eşittir
İki şeytanın arasına bi haç

Gıpta edilecek bir parça değil

Ama eğer dinlersen

Yarımlar ve yarım olmayanlar
Arasındaki farkı anlarsın


Ama onu içeri aldığımda ilmiklerimin

Hastalandığını hissediyorum

Onu içimden temizleyip atmak istiyorum
Ama dedikleri gibi 'kan daha yoğundur'


Yüzümde annemi görüyorum
Ama sadece yolculuk ettiğimde

Koşabildiğim kadar hızlı koşuyorum

Ama Jack tökezleyerek peşimden geliyor

Ve eğer yeteri kadar cesur olursam

Onu atmanın bir yolunu bulurum

Ve o kadar uçuyorum ki
Ne sen ne de tüm sevgin beni indirebilir

83üne geldiğinde bile sihirli kelimeleri bulamadı

Bu gerçeği değiştirecek:

Yarı Jill'im

Yarı Jack


Eve giden yolu yarıladım
Yarı umutluyum

Bi çözüm yolunun bulunacağına dair
Çünkü bu kalabalıkla başa çıkabilecek kadar güçlü değilim

Beni yok edebilir

Ama vücudumu kurban etmeye hazırım

Eğer Jack parçamı içimden çıkarabilseydi!





**Bazı şeyleri açıklaması için: şarkıyı Amanda babası için yazdı