Wednesday 26 September 2007

Illuminatus memos

Beyaz adamın ülkesinde ben, aşağılıklardan daha aşağıyım; beyaz olmadığım için düşüğüm ve erkek olmadığım için tekrar düşüğüm. Ben dışlanmışlığın ve küçümsenmişliğin bedene bürünmüş haliyim -kadın olanım, renkli olanım, kabilesi olanım, toprakla bir olanım- beyazların teknoloji dünyasında yeri olmayan her şeyin bedenleşmiş haliyim. Ben, havayı kirleten fabrikanın kurulması için yer açılsın diye kesilen ağacım. Ben, atıklarla dolu nehirim. Ben, ruhu küçümseyen bedenim. Ben aşağılıklardan daha aşağıyım, ayaklarının altındaki pisliğim. Ama yine de John Dillinger beni karısı olarak aldı. Derinliklerime indi. Onun geliniydim; ama beyaz adamların kiliselerinde ve devletlerinde olduğu gib değil, dürüstlükle evliydik. Ağacın toprakla, dağın gökle, güneşin ayla evli olması gibi. Başımı göğsüne yaslar, saçlarıyla oynardım ve ona 'Johnnie' derdim. O bir erkekten fazlasıydı. Delirmişti, ama kabilesini bırakıp itilip kakılmak üzere düşmanıyla yaşamaya giden bir adamın delirmesi gibi değil. Asla kanca yaşamayı öğrenmemiş olan beyaz adamın delirdiği gibi deli değildi. Bir Tanrı'nın delirebileceği gibi deliydi. Ve şimdi bana onun öldüğünü söylüyorlar. "Ee?" diyor görevli, "bir şey söylemeyecek misiniz? Siz kızılderililer insan mısınız ki?". Gözlerinde kötü bir bakış var, çıngıraklı bir yılanın bakışları. Ağladığımı görmek istiyor. Orada durmuş, parmaklıkların arasından bana bakıp bekliyor. "Hiç mi duyguların yok? Bir hayvandan farkın var mı gerçekten?" Bir şey söylemiyorum. İfademi değiştirmiyorum. Bir beyaz asla bir Menominee'nin gözyaşlarını görmeyecek. Bakışlarımı görevliden koparıp yıldızlara dönüyorum, bugün çok daha uzak görünüyorlar. Uzak ve boş. Derinliklerimde büyük bir boşluk hissediyorum şimdi. Bir ağacı topraktan kopardığınızda, toprak da böyle hissediyor olmalı. Toprak da benim gibi sessizce haykırıyor.
Illuminatus!
Eye Of The Pyramid
Robert Shea & Robert A. Wilson

4 comments:

Saya said...

gerçekten de söylediğin kadar güzelmiş. ama uzun değil. hiç uzun değil.

Cairo @ Istanbul said...

felanca soyel demis, filanca boyle demis, RAB boyle emretmis, kur-anda boyle yazarmis, peygamber sunu yapmis soyle demis, illimun' felan filan sunu demis,, buna dedikodu derler..

IYI DE;

sHaQ sen bu butun okuduklarindan duyduklarindan ve gorduklerinden ne elde ettin ne sentesledin, senden cikacak olan sozler neredeeeeeeee...

Shaq said...

korkarım hakkımda yanlış anladığın bi nokta var ki rabdır kurandır bunlar bende bulunmaz =) dedikodu da başkasının arkasından laf söylemektir bunlar alıntı yapmak, beni etkileyen şeyleri yazıyorum şu ana kadar kendimi etkilemedim pek =)) söylemek istediğim bi şey olduğunda pekala kendi laflarımı söylüyorum merak etme, eminim fark etmişsindir

Cairo @ Istanbul said...

genel soylenmis seylerdi,, silmis yine baq yha : )