Şehrin açlıktan ağzı kokuyor
Çatıların üstünde karnı tok bir Tanrı
Aşağı bakıp "şükredin" diyor
Yetinmekle yetinmeyeceğim
Yalanlarına izin vermeyeceğim
Susmak bile ihanetken
Nasıl yetinebilirim?
Çok uzun zaman oturdum
Bir şeyler olmalı artık
Yoksa bir şeyler kırılacak içimde
Dilimde bir karıncalanma
Musluk suyunun tadı bile şarap gibi
Bir kez daha dudaklarımı yalayıp
Kalabalığa dalıyorum
Gel, gidelim buralardan
Rüzgara karşı yol alalım
Sadece Tanrılar yok olur
Sonunda onları terk ettiğimizde
Herkes görev ve ahlaktan söz ediyor
Ama benim egom kutsal
Ve onların keyifleri umurumda değil
Yetinmekle yetinmeyeceğim
Yalanlarına izin vermeyeceğim
Susmak bile ihanetken
Nasıl yetinebilirim?
In which I can now worry significantly less about something terrible
happening to 126 things...
-
I spent yesterday in Dallas, at the Heritage Auction headquarters -- I had
decided to auction off some artwork and memorabilia to benefit two
charities ...
1 week ago
No comments:
Post a Comment